İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu


Çalışma hayatına yeni bir düzen getiren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 20 Haziran 2012 tarihinde TBMM genel kurulunda kabul edildikten sonra 30.06.2012 tarih ve 28339 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Mevcut 4857 sayılı İş Kanununun kapsamının, işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerle sınırlı kalması, bir çok çalışanın iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili hizmetlerden yararlanamamasını ve ikili bir yapının ortaya çıkmasına neden olmaktaydı.

Günümüzde işçi ve işyeri tanımında yaşanan değişimler de dikkate alındığında; işçinin işyerine ve bir işverene bağımlı olarak bir ücret karşılığında çalışan kişi olduğu biçimindeki tanımı yetersiz kalmaktadır. Ayrıca gelişmiş ülke örneklerinde de görüldüğü üzere “işçi” kavramından çok “çalışan” kavramı öne çıkmaktadır. Bir mesleğin icrası sırasında işten kaynaklanan ve herhangi bir ayrıma tabi tutulmadan risklere karşı çalışanların tamamının sağlığının ve güvenliğinin sağlanması gerekmektedir.

Anayasanın 49uncu maddesinde, “Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir. Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları korumak ve çalışmayı desteklemek üzere gerekli tedbirleri alır. Devlet, işçi-işveren ilişkilerinde çalışma barışının sağlanmasını kolaylaştırıcı ve koruyucu tedbirleri alır.” hükmü, yine Anayasanın 56ncı maddesinde de “Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlar; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak işbirliğini gerçekleştirir.” hükmü bulunmaktadır.

Anayasamızda bu maddelerin yer alması çalışma hayatına atılan insanımızın sağlığı ve güvenliğine verilen değeri göstermektedir.

Kanun Anayasamızda yer alan bu güvenceler kapsamında iş güvenliğinin sağlanması için yeni düzenlemeler getirirken, aynı zamanda aşağıda yer alan hususları ayrıntılı olarak düzenlemeyi amaçlamıştır:

a) Uygun bir çalışma ortamı sağlayacak şekilde işyerinin tasarlanması,

b) Havalandırma, aydınlatma, gürültü ve titreşim düzeyi ve işyerinin diğer şartlarının çalışanların sağlığına uygun ve yeterli olması,

c) Kayma, düşme, yangın, patlama, elektrik çarpması ve benzeri risk faktörlerinden kaynaklanan yaralanmaları önlemek için yeterli ve uygun güvenlik önlemlerinin alınması,

ç) Makine, araç, gereç ve diğer teknik ekipmanların, hastalık ve kazaların meydana gelmesini önleyecek şekilde tasarlanması, yerleştirilmesi ve kullanılmalarının sağlanması,

d) Hastalık ve/veya kazaya neden olabilecek tehlikeli maddelerin kullanımının zorunlu olduğu durumlarda iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması,

e) Risklerin bertarafının toplu koruma tedbirleriyle sağlanamadığı zamanlarda işveren tarafından temin edilen kişisel koruyucu donanımların kullanılması,

f) Personel taşınmasında insan taşımak için üretilmiş araçların kullanılması,

g) Yemekhane, dinlenme yeri, duş ve lavabolar gibi alan ve tesislerin çalışanların ihtiyaçlarına uygun olacak şekilde tasarlanması,

ğ) İşyerinde alınacak tedbirlerin belirlenmesinde işin çeşidi ve nerede yapıldığına bağlı olarak, farklı çalışma ortamlarının göz önünde bulundurulması (Örneğin; bir maden veya orman işçisi, bir ofis

çalışanı, bir hemşire veya bir otobüs şoförünün hiç bir zaman aynı çalışma ortamına sahip olamayacağı bu nedenle bütün çalışanların karşılaştıkları riskler ve bu risklere karşı alınacak tedbirlerin belirlenmesi ve bu tedbirlerin çalışanlar tarafından benimsenerek uygulanmasının sağlanması.),

h) Çalışanların değişen fiziksel ve ruhsal durumlarına göre işin bu kişilere uyarlanması için yol ve yöntemlerin araştırılması ve mümkünse uygulanması,

ı) İşin kişiye uygun hale getirilmesi,

i) Genel bir çalışma ortamı değerlendirmesi ve organizasyonunda, kişilerin farklılığını göz önünde bulundurarak çalıştıkları ortamdaki olaylara farklı tepkiler verebileceklerinin hesaba katılması,

j) İşteki ruhsal veya sosyal koşullar dikkate alınarak mümkün olduğu takdirde çalışma yerlerinin farklı kişilerin memnuniyetine uygun olarak tasarlanması,

k) Çalışma koşullarının insani yeteneklere adapte edilerek işyerindeki tekdüzelik, stres ve tecridin engellenmesi, buna bağlı olarak çalışanların kendi çalışma koşullarının tasarımında görev almasının sağlanması,

l) İşverenin çalışanların kendi aralarındaki iletişimini sağlamaya yardımcı olmak için ayarlamalar yapması ve farklı görevler arasındaki uyum için çaba göstermesi,

Kısaca Kanunun esas amacı işyerlerinde ilk önceliğin çalışanların sağlığına ve güvenliğine verilmesidir.

Bu amaçla Kanun İşverene yeni bir takım yükümlülükler getirmişse de Kanunun buna ilişkin hükümleri en erken yayını tarihinden itibaren altı ay içerisinde yürürlüğe girecektir.

Kanunun yayımı ile birlikte yürürlüğe giren maddeleri ise Bakanlığın teşkilatlanmasına ve gerekli yönetmelik ve tebliğleri çıkarmasına ilişkin olduğundan, bu düzenlemeler de yapıldıktan sonra İşverenin yükümlülükleri ile ilgili yeniden bilgilendirme yapılması daha doğru olacaktır.

Av.Ayşe Z. AYDIN

ARED Genel Koordinatörü

Açıkhavada Haberler / Temmuz 2012